STAR KİTAP EKİ - 27.02.2015
Milletin temel dinî, tarihî ve kültürel ortak paydalarını dışlayan resmî ideolojinin yol açtığı tahribatı, uzun yıllar elitlerle halkı, devlet ile milleti ve milletin farklı kesimlerini birbirinden nasıl kopardığını yeni kitabı Tahrif-i Tedrisat’ta irdeleyen Yusuf Çağlayan, Batılılaşmacı eğitim politikalarını sorguluyor. Çağlayan yüzyıllık eğitim politiğimizin bir durum muhakemesini yapıyor.
Türkiye, İslam medeniyetinin merkez ülkelerinden biri olmakla birlikte uzun yıllar İslam medeniyetinin temel dinî, tarihî ve kültürel ortak paydalarını dışlayan bir resmî ideoloji süreci yaşamıştır. Resmî ideolojinin kültür ve eğitim politikaları üzerindeki günümüzde de sürmekte olan belirleyici etkisini düşündüğümüzde, bu etkinin son derece sağlıksız olduğu ve Türkiye’yi mensubu olduğu İslam medeniyetini temsil özelliğinden uzaklaştırdığı görülecektir.
Ülkemizin içinde bulunduğu çok katmanlı sorunların çözümü için artık 1920’li yılların vizyonundan kurtulmak gerektiğini söyleyen Yusuf Çağlayan, eğitimde kurulu düzenin parametrelerini ve paradigmasını sorgulamak zorunda olduğumuzu vurguluyor.
“Temel problematiği modernleşme/kalkınma olgusuna indirgeyen bir perspektifle meşrulaştırılan resmî ideoloji, yüzyıllık göstergeleri ile bütünüyle iflas etmiş bulunmakta” diyen Yusuf Çağlayan; “Ülkemiz, yüzyıllık bir süreçte, modernleşme ve kalkınma problematiğini bir eğitim problematiği olarak görmüş ve beş yıllık kalkınma planları içinde modernleşme ve kalkınma ile birlikte eğitime de yer vermiştir. Ancak resmî ideolojinin biçimlendirdiği eğitim düzeni, zihniyet temeli itibarıyla hiç sorgulanmamış, her çözüm girişimi, eski zihniyetle yeni çözümler üretme çabasından öteye geçememiştir” diyerek endişesini dile getiriyor.
Yaşadığımız tarihsel ve toplumsal süreç içinde bireyler düzeyinde, bireyler arası, birey ile toplum ve toplumlar arası yaşam katmanlarında karşılaşılan durumların problematik yapısının en genel çerçevede barış ve gelişme sorunları olarak su yüzüne vurduğunu görüyoruz. Bu kitapta, insan problemi olgusunun açıklanmasında bu genel çerçeve bağlamında analizlere yer veriliyor. Bu sorun, bir toplumsal barış ve kalkınma problemine indirgenmemelidir. Keza eğitim de sadece toplumsal barışın ve gelişmenin bir aracı olarak ele alınmamalıdır.
Yusuf Çağlayan
Tahrif-i Tedrisat
Etkileşim Yayınları